ırmağın sonunu aramak üzerine,


yargılanmaya öylesine açık, öylesine savunmasız bi yerinde, 
tam ortasında duruyorum hayatımın, hayatın
kelimelerimin ve nefesimin bittiği noktadayım


işaretlerin ucu keskinleşiyor her geçen gün
ben bir virgülün ardına sığınamaz oldum
ben bu dünyanın gölgesinde saklanamaz oldum


“benim yokluğumdan bu dünyaya bir elbise çıkar sanmıştım”
her bir ipliğim ayrı ayrı sökülüyor şimdi
can çekiliyor canımdan sanki
öylesine çıplağım
öylesine bir başımayım,
bir o kadar buruk yüreğim
bir hayata zorla eklemeye çalışıyorum kendimi
“bak, ben de yaşadım” demek istiyorum 
olmadığım karelere, olmadığım anılara gözyaşları ekiyorum 
olamayacağım insanları suluyorum
bu denizin içinde kayboluyorum sanki
boğulmuyorum, yitip gidiyorum yalnızca
gölgem nerde bilmiyorum,
bu mezarlıklar labirentinde,
bu kocaman denizin ıssızlığında,
ormanın ve ayın parlayan yüzünün tam ortasında,
belki karanlıkta
belki gecemde
belki ta içimde.


içim diye bi yer kaldıysa bile
yolu unutalı yıllar oluyor
pusulasız,
yıldızsız,
ışıksız,
bir başıma, 
yürüyorum.
-karanlığın içine giden bir yolda, ama kalbimin ışığıyla-
-bitimsiz upuzun bir yolun, bir yansımaya bir gölgeye dönüşüşünü izliyorum-
-yolların kıvrılarak ve içimde bi şeyleri kırıp dökerek bükülüşünü, o yolla sığmaya çalışışımı izliyorum hayata-
-dönmek istiyorum kendi içime, en çok da kendime-
ama korkuyorum 
bakamıyorum kabuslarımı yansıtan o aynaya
o ayna dolaşıyor dünyalar boyu, geceler boyu
o ayna ben oluyorum bazen,
bazense ben yok oluyorum
bazen sadece bir yalnızlığı paylaşmak istiyorum sevgiyle
bölmek istiyorum acımızı tüm yeryüzüne
bir çiçeği sular gibi dökmek istiyorum içimizi yaşayan her güzel şeye
içimdeki tüm umudu dağıtıp yok etmek istiyorum 
ve bazen kararsın istiyorum tüm aydınlıklar
sadece,
sevdiğim bir şiire usulca sarılmak
ve gitmek istiyorum buralardan.

her bi kurşun izinden
her bi ölümden ve ah edişimden
birer insan doğsun istiyorum 
sonra o insanlar dönüp baksın yeryüzüne, 
dönüp baksın içine
dönüp baksın yaşamın akıp giden suyuna
ve sonra o suda yok oluşumuzu izlesin her birimizin
sonra dönüp desin ki kendine 
“dünya bu, bu kadar işte”


***

“ Kaybolmak istemiştim bir zamanlar
Kapının arkasında yokum demiştim
Ve divanın altında da.
Bulamazsınız ki artık beni, 
Hayatın ortasında.
Kaybolmak istemiştim bir zamanlar
Beni kimse bulamazdı
Tanrı’nın arkasına saklansam.
O kocamandı, en kocamandı o.
Bir kız çocuğunun hayalleri kadar. “

***
Küçük Kara Balık için.

Çünkü sen olmasaydın çırpınmaya devam etmezdim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

duygusal küflü peynirin isyankar objektifinden-

Momo ya da zamanı kurtaran küçük kızın masalı

Maki’ye Mektuplar -1