Kayıtlar

Ağustos, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

diğer insanlarla kurduğum bağlar kadar bu dünyada izimin kalacağını düşünen bir insan olarak yapayalnızım. farkındayım, önemsiz milyonlarca insandan biriyim. bi şeyleri değiştirebilecek çok az insan var şu dünyada, ben de onlardan biri değilim. ama haddimi de bilmiyorum. madem sıradan bir insansın, dümdüz yaşa öl git işte. niye bambaşka aksiyonlara girmeye çalışıyorsun ki şu hayatta? kameradaki yansımama bakıyorum. bu sen değilsin ki diyorum. gözümden akan yaşa bakıyorum, neden diye soramıyorum. yüzlerce neden var çünkü biliyorum. ölüp gidicem bir hiç uğruna, diğer milyonlarca insanın da olduğu gibi. sayılarla aram pek iyi değil, milyonlarca ifadesi komik kaçıyor bu yüzden. benim ifade edemeyeceğim, aklımın alamayacağı kadar büyük sayılar söz konusu. ama kelimelerle de aram iyi değil, bu mektubu buraya kadar okuduysan anlamışsındır zaten. kalbimi kırıyor. herkesin yaşamak dediğimiz bu korkunçluk içinde daha az parçalanmaya çalışarak batıp çıkması ve hiç soluk

bu bir özür mektubudur:

canım, kalbi hep biraz buruk olanım, bırak kalsın diyenim, en süssüzce gülümseyip sessizce gözyaşı dökebilenim, sessizliğine ve sabrına hayran olduğum, yıllar sonra bugün konuştuk seninle. ben nice alakasız şey için kendi içimden sana küsmüşken uzaklarda yaşadığın onca şeyi dinledim. aramıza gereksiz kırgınlıkları, kocaman insanları ve bazı şehirleri soktuğunu düşünmüştüm bunca süre. yanılmışım -evet, yine. aramızda biriken şey bitimsiz bir acıymış, senin acınmış. bunca zaman bir surete bürünmesine bile izin vermemişsin onun. tüm kötü duygularını kendin bellemiş, nice dikenin içine içine büyümesine ses etmişsin. iyiyim demiş geçmişsin bunca süre. canım, yanında olamadığım onca zamanda yanan canın için sarılamam sana. birikmiş onca küskünlüğü ve tortuyu silemem yüreğinden. hoş, bana kin tutmazsın ya, bilirim. canım, keşke uzun uzun konuşabilseydik seninle. uzun zamandır kurduğum en acı dolu keşke bu. ne zamandır seninle birbirimize hiç göstermek istemedi

mektuptur,

s. sen ne çok kırdın beni. yıllarca aksine inandırmayı denedim kendimi. ama olmadı. şimdi bu güzel manzaraya karşı otururken ve yanımda sabaha dek susabileceğim kadar çok sevdiğim bir dostum varken ve gökyüzü böyle güzelken bile aklımda sen varsın. gökyüzüne baktıkça aklıma senin gelmen ne acı. kendimi mutlu hissettiğim, huzurlu olduğum her yerde seni hatırlayıp bir kaktüsü suluyorum içimde. kaktüs ölmüş ama ben inadımdan dönmüyorum bir türlü. seni düşünüyorum yine, başka başka karelerde gülümsediğini bilmek kalbimi kırıyor. şimdi içini kimlere döküyorsun, anlaşılmadığın nice omuzda kendini incitiyorsun kim bilir? ben dinlerdim seni, öylece durup beklerdim kederini ve öfkeni bileyişini.  o bileyli bıçağı benim parmaklarımı da keseceğini bilmeme rağmen tutardım. o ışıklı yolda seni bırakmazdım. kesmezdim o ağacı, her bir yaprağını ayrı ayrı okşardım. canın sağolsun, canım dediğim insansın sen benim, kötülüğünü hiçbir zaman dileyemem bilirsin. beni sevmek kolay değildi bil