Kayıtlar

Mayıs, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

duygusal küflü peynirin isyankar objektifinden-

-Merhaba.Yine hayat hakkında hakkında kendimce atıp tuttuğum epey uzunca bir yazı. -Ben bu parça öneri bırakma işini sevdim bayağı. Bunlar da bu kısmın önerileri olsun ^-^. -Finding the Rose-Hans Zimmer (from the little prince) -Draw Me a Sheep - Hans Zimmer (From The Little Prince) -FMA Ost - Brothers Kyoudai (special violin) -Cecile Corbel-Valse Des Ondines (audio) -A Town With An Ocean View - Kiki's Delivery Service -Suis-moi (Reprise) - Camille (From The Little Prince) -Pink Martini - Que Sera Sera * Nasıl yaşanacağını bildiğimizi düşünürüz.Hayatı,sanki durmaksızın ileriye doğru gidilmesi gereken tek yönlü bir yol olarak görürüz.Durmak için yeterince makul bir sebebimiz yoksa durmayız,son sürat devam ederiz.Ve sonra dönüp deriz ki ''Çünkü yaşam durmaz,çünkü yaşam bizi beklemez,öylece akıp gider.''Bu yüzden durmak,düşünmek bir şeylerden geri kalmak anlamına gelir lügatimizde.Arabamız istop edene,bedenimiz isyan edip ''Yeter artık!'

-ne gelir elimizden insan olmaktan başka-

Mayıs benim için içinde hayata dair pek çok şeyi barındıran bir ay.Özel bir ay.Çok sevdiğim bir insanın doğumgününü ve bir başka çok sevdiğim insanın ölüm gününü harmanlayan bir dönem. Pek tabi bu yazı hala buralarda olan,yanıbaşımda gülen,nefes alan,hala bir şeylere sövebilen ve bir şekilde yaşamaya devam eden o güzel insan için değil.İnsanlara onları ne kadar sevdiğimi bir şekilde hayattan çekilip gitmeden önce söyleyebilmek gibi bir özelliğim yok.O yüzden bu yazı senin için, bir insan olarak gömülen senin için. Sevdiğim bir çocuk kitabında şöyle bir ibare geçiyordu,seni tanıdıkça ne denli doğru bir söz olduğunu bir kez daha anladım. ''İnsan doğmayız; başkalarıyla birlikte ve başkaları sayesinde insan oluruz.'' Bana ve benim içinde olmaktan sonsuz bir gurur duyduğum kocaman bir topluluğa insan olmayı sen öğrettin,nasıl insanca yaşanacağını,hatta belki nasıl ölünceğini de. Hani soruyorsun ya ''Ne gelir elimizden insan olmaktan başka?'' diye.Çok

- Thorn'da Görüşür Müyüz Ki?

mühim not//İşbu yazı Her Yerden Çok Uzakta'dan,Bizim Büyük Çaresizliğimiz'den ve Maki'nin hayatından bazı parçalar konusunda spoiler hükmünde olabilecek kesitler içermektedir. küçük not- *Uzunca bir yazı olduğu için birkaç parça öneri bırakıyorum.* Lilium - sleep inside lilium - Miles Away Low - Lullaby Lilium - Angels Pink Floyd - Julia Dream Clint Mansell - "The Night Cafe" Clint Mansell - "The Sower with Setting Sun" - İnsanlarla ilişkilerimizde ''Bunu yap,bunu yapma'' diyen,yakınlığımıza ölçü çeken sınırlarımızı belirleyen şey nedir?Neye göre birbirimizin en yakını/dostu/sevgilisi oluruz mesela?Bir cümle kurmadan önce durup düşünüp ''Yok,bu fazla kaçar herhalde.'' dememize sebep olan şey nedir? Veya birini sevmek elimizde olan bir tercih midir?Biz mi karar veririz buna?Yoksa sadece olayların akışına mı bırakırız kendimizi? Aşk betimlenildiği kadar büyük ve büyülü bir şey mi? Peki gerçekten '

Oklu Kirpileri Tanıma Kılavuzu

Bu öykü küçük oklu kirpilerin öyküsü,yani bizim öykümüz. Oklu kirpiler birbirinden uzakta durdukça yalnızlık çeker,diğerleriyle birlikte olma ihtiyacı hissederler.Bir araya gelmek isterler,bir topluluğa ait hissetmek isterler.Zamanla diğer kirpilerle aralarındaki o  duvar,tuğla tuğla sözcük sözcük yok olur,yakınlaşırlar birbirlerine.Ama yaklaştıkça birbirlerini kanattıklarını fark ederler.Sevgilerine,en içten gülümseyişlerine bile kan bulaşmıştır artık.Diğerleriyle bir arada olamayacaklarını,sevdikleri insanların yanlarında durup onlarla hayatı ve güzelliklerini paylaşamayacaklarını bilirler.Bu yüzden biraz gezgin ruhlu olurlar,bir yaprak gibi oradan oraya uçuşuverirler bazen,siz hiç beklemezken bir anda yok olup giderler,gelmezler bir süre. Yalnızdırlar,sevdiklerini her şeyden, herkesten ama en çok da kendilerinden korumaları gerektiğini bilirler.Bazen sırf yaralarını sarabilmek,onları daha fazla kanatmamak için uzaklaşıp giderler.Gitmeleri gerektiğinde bunu bilir,hissederler. Uyu

Momo ya da zamanı kurtaran küçük kızın masalı

Resim
Minik Not-Henüz okumadıysanız veya şu an okumakta olup de henüz tamamlamadıysanız tavsiyem aşağıdaki yazıyı okumamanız yönünde.Okurken hissedeceğiniz en ufak bir duyguyu bile değiştirmek istemem,bu sizin okuyuşunuz,bu sizin serüveniniz .Ve,evet içinde spoiler olarak nitelendirebileceğimiz bazı kısımlar da var. Fazlaca uzun bir inceleme yazısı olduğunun farkındayım,affınıza sığınıyorum.İyi okumalar. Momo;kendime en yakın hissettiğim,hüznünü yüreğimde duyumsayabildiğim,belki de hayatımın tam orta yerinde duran pek çok insandan daha fazla beni etkileyen,yalın ama bir o kadar da gerçek bir karakter. Bir kahraman da diyebiliriz aslında ona,ama ne o,ne de içinde yaşadığı dünya onu hiçbir zaman bir kahraman olarak tanımlamayacak.O; şaaşalı bir kostüme,havalı bir repliğe veya güzel bir yüze sahip değil.Bir evi yok,dolayısıyla onun için bir evin sınırları da yok.Yıkık tiyatronun kalıntılarında yaşıyor,odasının tavanı yerine hayaller kurup masallar yazabileceği kocaman bir gökyüzü