bu bir özür mektubudur:

canım,
kalbi hep biraz buruk olanım,
bırak kalsın diyenim,
en süssüzce gülümseyip sessizce gözyaşı dökebilenim,
sessizliğine ve sabrına hayran olduğum,


yıllar sonra bugün konuştuk seninle. ben nice alakasız şey için kendi içimden sana küsmüşken uzaklarda yaşadığın onca şeyi dinledim. aramıza gereksiz kırgınlıkları, kocaman insanları ve bazı şehirleri soktuğunu düşünmüştüm bunca süre. yanılmışım -evet, yine. aramızda biriken şey bitimsiz bir acıymış, senin acınmış. bunca zaman bir surete bürünmesine bile izin vermemişsin onun. tüm kötü duygularını kendin bellemiş, nice dikenin içine içine büyümesine ses etmişsin. iyiyim demiş geçmişsin bunca süre.


canım,

yanında olamadığım onca zamanda yanan canın için sarılamam sana. birikmiş onca küskünlüğü ve tortuyu silemem yüreğinden. hoş, bana kin tutmazsın ya, bilirim.

canım,

keşke uzun uzun konuşabilseydik seninle. uzun zamandır kurduğum en acı dolu keşke bu. ne zamandır seninle birbirimize hiç göstermek istemediğimiz bir takım kartları gösterip yaralarımıza güler olduk? üzerine konuştuğumuz şeyler ne zamandan beri sadece bıkmışlıklarımız? ne zaman büyüdük biz seninle? ne zaman birini sorduğumda “bir şekilde yaşayıp gidiyor, biliyorsun” der oldun bana ve ben o “yaşamanın” nasıl bir his olduğunu bilir oldum. ne zamandır böylesine uzağız güzel olan her şeyden.

canım,

gözlerim dolu dolu, gidiyorsun birkaç güne buralardan. bunca zaman zerre hafifletememişim omzundaki yükü. bunca zaman sana kendinden nefret etmemeni söylerken asla yardımcı olamamışım. bunca zaman susmuşsun, saklamışsın derdini, sormasını bilememişim.

canım,

sana doğru düzgün bir veda etmek kırık da olsa bir kucaklama bırakmak isterdim. ama vedalaşmayacağız biliyorum. çok sevdiğim kimseyle vedalaşma şansını tanımadı hayat bana. olsun, sen bir parça da olsa iyi ol. sen iyi olursan içimizdeki burukluk biraz da olsa geçer. biz yine kuşlarla haber göndeririz birbirimize. birkaç adım uzağındaymış gibi hissederim ben yine. birden tüm engeller yok olur, başımı omzuna yaslar sabaha kadar ağlarım. birden nasıl kötü olduğumu yazarım. ellerini uzatır, kalbini bırakırsın ellerime. ben yine seninle uzun uzun yürür seninle gülüşürüm. yine bi telefon uzağındaki küçük maki’n olurum. sen hep mahallemde yaşamaya devam edersin belki. gökyüzüne bakıp boş hayaller kurduğumuz zamanlara ve bir şeyleri düzeltilemeyecek kadar kırmadan önceye döneriz.  en büyük kırgınlığımızın bile bir bakışla çözüldüğü zamanlara, aynı pastaya mum diktiğimiz yıllara, birlikte sayıp sövdüğümüz o bahçeye.

canım, 

gülümseyişini sevdiğim kim varsa kalbi paramparça ediliyor. lütfen sen bir istisna ol, lütfen kırmasın seni bir şeyler daha fazla. lütfen iyi ol, lütfen gülümse tekrar bize.
lütfen daha fazla boğmasın zorunda kalmışlıklar seni, daha fazla çaresiz hissetme kendini, daha fazla almasın hayat bizden sevdiklerimizi. onca yükü tek başına omuzlama, biraz olsun güzelleşsin bi şeyler artık. 

kalbimi o kadar kırıyor ki bazı şeylerin devasının olmayışı. bir şeylerin senin için o üç haftalara, bazı şeylerin arkasına ve yüzlerce nedene bağlanması beni o kadar sinirlendiriyor ki. o kum torbasını ben de parçalamak istiyorum en az senin kadar.

kahrolsun zorunda kalınmışlıklar ve sıkışan öfkemiz.
dökemediğin gözyaşınız biz senin.
-atamadığın nice çığlık-
ne zaman sarılmak istesen burada olacağız, kollarımız ardına dek açık.
-bu senin için bir anlam ifade ediyor mu bilmiyorum ama umarım ediyordur. 


-şimdi bunları söylemek ne inandırıcı ne de bunun yeri biliyorum, ama içimde büyüttüğüm onca yılın hatrına söylemeliyim bunu: seni çok seviyorum.

her ne kadar en ufak bi faydası olmasa da bil istedim, bu küçük not da bi kuşun kanadında gelir belki sana. içini ferah tut ve yıldızlara bakmaya devam et. bir gün o çok sevdiğin şarkı senin için de çalacak.

sabır.


-maki’n

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

duygusal küflü peynirin isyankar objektifinden-

Momo ya da zamanı kurtaran küçük kızın masalı

Maki’ye Mektuplar -1