“hep yuvaya dönmek”

kendime sırtımı döndüğümü bilmek hoşuma gitmiyor.
bu denli yabancılaşmış olmamızı kabullenemiyorum bazen, ben değiştim ama sanki bu bir suçmuş ve böyle şeyler hiç yaşanmamalıymış gibi.
kabuk değiştirmek bir suçmuş gibi davranılıyor, o zaman o kabuğu istediğim renklere boyamama izin vermeniz gerekti.
o zaman kabuğun içindeki ruh kendini paramparça hissetmemeliydi.
ben değiştim.
değişmek sizin için korkunç bir şey, benim için değil.
kabullenemeyeceğiniz bazı sözler ediyorum diye bana olan yüzlerce koşula bağlı sevginizde bir azalma olacaksa eğer; yapabileceğim hiçbir şey yok, inanın ki yok.
senelerdir verilen bir mücadelem var, hem sizinle hem kendimle.
insanlar kendi vermedikleri savaşları küçümseme ve kendi dertlerinin en kötüsünü olduğuna herkese ikna etme eğilimindeler. ama ne gerek var ki, hayat hepimiz için zor işte. 
nefes alıp verebildiği için şükretmek zorunda hissetmemeli insanlar, konuşabilmeyi ve hatta yazıp çizebilmeyi bir ayrıcalık olarak görmek zorunda hissetmemeli.
gülümsemek zorunda hissetmemeli, kalbi kırık olduğunda gizlememeli.
ben sadece kendimin aynasıyım, bana üç beden büyük gelen fikirlerin, üstünde yüzlerce insanın kanı birikmiş kılıçların yansıması değilim.
ve beni sadece ben olarak kabul etmediğiniz ve kırmaya çalıştığınız her gün, sadece “hücre hapsimde” biraz daha çürüyüp gideceğim ve değişen hiçbir şey olmayacak.



keşke böyle olmasaydı(k).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

duygusal küflü peynirin isyankar objektifinden-

-

1.50 ve öfkeli